Son günlerde daha çıkışı gerçekleşmeden interneti kasıp kavurmaya başlayan The Last Of Us Part 2 ‘yi geçtiğimiz günlerde deneyimleme şansı buldum. Açıkçası oyunu bitirir bitirmez hemen inceleme yazısına girmek istemedim. Oyunu oynamamın üsten geçen zamanın ardından oyun hakkında ki düşüncelerimin tam anlamı ile oturmasını bekledim. Bu bekleyişin sonucunda oyunun üstüne bir çok kişi ile tartışıp fikirlerimden emin olduğum bir noktaya geldiğimden emin olduğum şu dakika da incelemeyi yazmaya başlıyorum.
Önce hikayeyi bir kenara koyup konuşmaya başlayalım. Daha sonra tartışma yaratan bu hikayeye geçiş yaparız.


Animasyonlar Size Kendinizi Piskopat Gibi Hissetmenize Neden Olabiliyor
Last of Us Part 2 ‘de öncelikle değinmek istediğim husus oldukça beğendiğim kısımlardan biri olan animasyonlar. The Last Of Us Part 2 ‘de Ciddi derecede özenli bir oyunculuk söz konusu. Söz konusu oyunculuğuk ve animasyon öğeleri sadece ara sahneler için geçerli değil. The Last Of Us Part 2 oyun içinde yürüme olsun nişan alma olsun her animasyona çok ciddi özen göstermiş. Ellie her silaha göre farklı bir duruş ve bakış sergiliyor mesela oyunda. Size kullandığınız silahın etkisini böylece daha da iyi yansıtmayı başarmışlar. Ölüm animasyonları ve efektleri de yine bambaşka bir başarı hikayesi. Her öldürdüğüm zombi ve insanda onu gerçekten öldürdüğümü hissediyordum. The Last Of Us Part 2 size bu hissi vermeyi özellikle yüz ve vücut dillerinde kullanılan animasyonlar ile vermeyi başarıyor.
Oyun içerisinde boğazına bıçak soktuğunuz düşmanların boğazlarından kan oluk oluk akarken kollarınızla debelenerek can veriyor olması oyunun size gerçek bir insan öldürüyor muşsunuz gibi bir his vermesine gösterilebilecek en iyi örneklerden biri olabilir sanırım. Bunu anlatınca oyun size her ne kadar kendinizi psikopat gibi hissettirse de oyunu oynarken bana çok normal gelmişti .
Oyun içerisinde yürümek, koşmak, yüzüstü yatmak çok gerçekçi hissettiriyor. Özellikle bazı bölümlerde sadece yürümek ve etrafı incelemek istedim. Tabi burada başka bir önemli konu olan atmosfere değinmemiz lazım.
Atmosferin Etkisi
Oyunda her girdiğiniz mekan size orada eskiden neler yaşandığını anlatıyor desem abartmış olmam. Gerek etraftaki notlar olsun gerek girdiğiniz mekanın atmosferi olsun size kafanızda bir şeyleri canlandırma fırsatı veriyor. Oyun sizi germek istediği zaman ise bir kovalama sahnesi sonrası sadece işaret fişeklerinin aydınlattığı bir metro istasyonuna sokabiliyor, ya da bir hastanenin terk edilmiş ve en tehlikeli bölümünü araştırıyorsunuz. Bu atmosferler size öyle iyi yansıtılmış ki ben oynarken bazı yerlerde “Bekle Güneş biraz nefes al bu yol iyi bir yere gitmiyor” derken buldum kendimi. Bazen bazı kapıları açmadan oyuna devam ettiğimde doğrudur.
Yeni Oynanış Mekanikleri Yeterli Düzeyde Farklı Hissettiriyor
Oyun içerisinde ciddi anlamda yer kaplayan gizlilik ve dövüş kısmını konuşalım.
Dövüş mekanikleri oyunun geri kalan her kısmı gibi çok özenle hazırlanmış. Oyuna yeni gelen kaçınma mekaniği dövüş sırasında çok hızlı ve atik kaçınmalar hemen ardından da saldırılar yapmanıza imkan tanıyor. Taşıdığınız bir çok farklı silah var. Özellikle yakın dövüş silahlarının verdiği hissiyat oldukça tatminkar. The Last Of Us Part 2 içerisinde yer alan her bir silahın son canı kaldığında farklı özel hareketler ile bitiriş yapmanıza olanak sağlıyor. Bu özel animasyonlara sahip son bitirici vuruşlar oynanış anlamında oyunculara çeşitlilik sunmak açısından oldukça yeterli.
Oyun içerisinde silahların sahip olduğu vuruş hissiyatları ve animasyonları da gayet başarılı. Benim en sevdiğim silahlar pompalı tüfek ve susturuculu makineli tüfek oldu. Kullanılan silahların farklılığı düşmanlar üzerinde bariz tepki çeşitliliği sağlarken aynı silahın düşmanın vücudunun farklı noktalarında farklı tepkilere sebep olması da ayrı bir tat katmış. Gizlilik kısmına geldiğimizde biraz oyunun yapay zekasından da bahsetmek istiyorum. Burada da oyuna yeni eklenen bir mekanik var. O da sürünme. Sürünme gerçekten başarılı çalışıyor ve bir o kadar da işlevsel.
Oyunun büyük bir bölümünde ben sürünmeyi pek çok kez kullandım. Düşmanlara yaklaşmanızı ya da onlardan saklanmanızı çok daha kolay hale getirmiş bir mekanik haline gelmiş sürünme. Ancak bir düşman sizin yakınınıza girerse sizi fark ediyor. Dolayısı ile sürünme mekaniği oyunda oldukça etkili bir yöntem olsa da oyunun dengelerini bozan bir sistem haline dönmüyor. Yapay zeka bazen aptallaşıyor. Çoğu düşmanı bazen aynı hareketleri yaparken görüyorsunuz. Yerde yatıp yanınıza gelen bir düşmanı bir şişe atarak hemen başka bir tarafa dikkatini çekebiliyorsunuz. Bazen yakının da öldürdüğünüz bir düşmanı kimse fark etmiyor. Ama bazen de direk piminizi çekebiliyorlar. Düşmanlar hep aynı şekilde etrafınızı sararak saldırıyorlar genelde.
Duygulanım En Üst Noktada
Oyunun başlarında bu süper hissettiriyor. Birden arkanızda biri çıkıyor onu indiriyorsunuz hemen sağınızdan bir başkası geliyor. ancak zamanla giderek bu duruma alışıyorsunuz ve düşmanlarınızı bir süreden sonra çat çat indirmeye başlıyorsunuz. Oyunu mümkün olabildiğince stealth şekilde oynamak bana yapay zeka olaylarını daha detaylı deneyim etme imkanı verdi.
Çoğu oyuncu Last of Us Part 2 ‘yi aksiyon odaklı oynadıklarından dolayı yapay zeka sorunlarının “o kadar da” öne çıkmadığını ifade ediyorlar. Bu da sizin deneyimize kalmış bir şey tabi. Oynanış kısmını bitirirken kısaca bir kaç şeye daha değineceğim.
Oyuna yeni eklenen aslında Uncharted 4 de olan ip mekaniği. Gerçekten güzel çalışıyor ve gerçek ip bazı noktalarda kablo gibi tepkiler veriyor. Bu durum beni bazen çok sinir etti. Örnek vermek gerekirse geri tam tutmuyor geri düşüyor. Ya da sizin yolunuzu kesebiliyor oradan eğilerek geçmek durumunda kalıyorsunuz. Tabi bunun sebebi aşırı derece de iyi kodlanmış olması bu mekaniğin. Unutmadan oyunda ipten sallanıp düşmanın üstüne atlama ya da yüksek bir yerden düşmana atlama mekaniği de bulunuyor.
Upgrade masasında silah sesleri silah tepkimeleri de çok detaylı ve güzel animasyonlar ile hazırlanmış. Oyundaki her obje ile etkileşime girebiliyorsunuz. Bir masanın üstüne çıktığınızda masa üstündeki objeler yere düşüyor. Böylelikle oyunun oyun kısmına bir nokta koyuyorum ve hikaye kısmına en hızlısından geçiş yapalım. Spolier vermemek adına oynanış kısmında bazı şeylerden bahsetmedim onlara da şimdi değineceğiz.


Tartışmalı Senaryo Yapısı ****SPOİLER İÇERİR****
Oyun hızlı bir şekilde Joel‘in ölmesi ile başlıyor. Bu durumun ardından biz de hemen bu olayın arkasından Seattle’a Joel’un intikamını almaya gidiyoruz. Şimdi sırayla gidelim; Çoğu oyuncunun oyuna kin kusmasının birinci sebebi Joel un çok saygısızca öldürülmesi. Ben buna o kadar katılmıyorum. Oyun bizi Abby den nefret ettirmeye çalışıyor ve olabilecek en pis şekilde Joel’u öldürerek bunu yapıyor. Çok riskli bir karar ama yüzde yüz çalışıyor.
Pek çok oyuncun yanı sıra oyun içerisinde Ellie de dahil olmak üzere deliye dönüp düşünmeden herkesi öldürmek için yanımıza Dina’yi da alıp Seattle’a yola çıkıyoruz. Ellie ve Dina ilişkisi oyunda bir noktadan sonra oyuncuyu biraz bayabiliyor. Özellikle hikayenin ilerleyen kısımlarında Dina’nın hamile olduğunu öğreniyoruz. Üstüne birde Seattle’da Jesse’ye denk geliyoruz. Dina ve Jesse tekrar yakınlaşmaya başlayınca Ellie biraz rahatsız oluyor. Bunlara pek gerek yoktu bence hikayede. Zaten Dina karakterine oyun bizi bağlayamıyor. Birde bu olaylarla beraber iyice ergen aşk üçgenine sokacakmış gibi yapıp daha sonrasında neyse ki yan çiziyor.
Oyun Jesse ile buluşmamızdan sonra iyice hızlanmaya ve gerilim dolmaya başlıyor. Özellikle Scars denen ekiple ilk karşılaştığımız sekans çok epik ve etkileyiciydi bana göre. Atmosfer, hissiyat, kurgu gerçekten mükemmeldi ben oynarken gerçekten gerildim. Gizli gitmek içinde harika bir harita bulunuyor mekanda. Daha sonra hastaneye gidip Abby’nin arkadaşı Nora’yı haşat edip ondan Joel’u neden öldürdüklerini öğrenip oradan ayrılıyoruz.
Senaryo İçerisinde Tutarsızlıklar Yer Almakta
Abby’nin yerini öğrenen Ellie tekrar yola çıkar. Sonunda Abby nin olduğu yere ulaşır. Orada Owen ve Mel’i öldürür. Ellie Mel’in hamile olduğunu görünce şok geçiriyor ve oyun boyunca yanımızda taşıdığımız haritayı orada unutuyor. Tommy ve Jesse gelip Ellie’i oradan alıyorlar tekrar mekanlarına dönüyorlar.
Aslında bütün olay bundan sonra başlıyor. Tommy ve Jesse Ellie’i dönmeye ikna ediyorlar. Fakat tam hazırlıklar yapılırken, mekanlarını Abby basıyor ve Jesse’yi vuruyor. Tam o anda oyun kesiliyor ve Abby’nin hikayesini oynamaya başlıyoruz.
Halbuki Abby’nin babası ilk oyunda Joel’un öldürdüğü Ellie’yi ameliyat edecek olan o doktormuş. Abby’nin intikam sebebi ise buymuş. Ben oynarken okey dedim geçerli bir sebep. Şimdi ise geri dönüp Ellie ile Abby nin beynini dağıtmak için bekliyorum. Fakat tabi ki istediğim olmadı ve Seattle 1. güne oyun geri sardı.
Oyun bu sefer hikayeyi birde Abby’nin tarafından oyna dedi. Gerçekten o an Playstation’un başından kaktım ve oyuna iki üç gün oturmadım. Abby’den öyle nefret etmiştim ki oyunu oynamak istemiyordum. Zaten insanların oyununu sevmemesinin bir nedeni de bu.
Abyy’nin Oyundaki Yeri
Abby’nin hikayesi biraz daha yaptığından pişman olmasına dayanıyor. Abby içten içe Joel’u öldürmekten pişman. Oyunun ilerleyen taraflarında Abby Scarslar tarafından esir alınıyor ve öleceği zaman onu iki tane başka Scar kurtarıyor. Abby bunlar benim hayatımı kurtardı diyerek onlara bayağı bir yardım ediyor. Hatta şehrin bir ucundan diğer ucuna hastaneye gidip erzak alacak kadar. Hastane mevzusuna gelmeden önce Abby, lev ve yara ilişkisini biraz konuşalım.
Lev aslında bir kız fakat erkekler gibi saçını kazıtıp bir savaşçı olmak istediği için klandan dışlanıyor ve öldürülmek isteniyor. Yara ise onun ablası. Abby onlara yardım ederken Mel ile aralarında bir konuşma yaşanıyor. Mel ona sen psikopatsın kimseyi sevemezsin. Onların iyiliğini istiyorsan onlardan uzak dur gibisinden bir kaç şey söylüyor. Bu sözleri duyan Abby’nin gözünden bir damla yaş pıt diyor düşüyor. Yani açıkçası ben burada mind f*ck oldum. 2 ay önce golf sopasıyla adam öldüren kız ben psikopat değilim diyerek ağlıyordu. Tamam anladım oyun bize Abby’i sevdirmeye çalışıyor fakat bu kadar bariz şekilde yapmaya çalışma bunu.
Oyunda Ellie teker teker köpekleri avlarken Abby köpekleri seviyor kucaklıyor oyun oynuyor. Oyunda Ellie ile öldürdüğümüz her şey uzaktan yakından Abby ile bağlantılı oluyor. Buda Abby’i bakın ne kadar iyi bir kadın kimseye zararı yok sevin onu. Bakın Lev ve Yara’ya yardım etmek için kilometrelerce yol yürüdü gibi saçma bir noktaya getiriyor.


Abby ve Lev’in İlişkisi Çok Tanıdık
Aslında Abby’nin Lev ve Yara’ya yardım amacı Lev ve Yara’yı Joel ve Ellie ikilisi haline getirmek. Lev ok kullanan küçük bir kız. Abby ise işleri yumrukları ile çözebilen MR OLYMPİA şampiyonu. Abby Joel gibi çakılar yapabiliyor hatta bir alev silahı bile kullanıyor. İnsanları Joel gibi boğuyor. Abby tam bir Joel. Lev ise tam bir Ellie. İkiliyi bu tarz bir birleştirme ile bize sevdirmeye çalışmışlar. Ama yemezler ben çok bayık ve basit buldum bu taraftaki hikayeyi.
Hastane kısmına geldiğimizde orada bizi acayip bir boss savaşı bekliyor. Resident evil’dan fırlama bir yaratık ile savaşıyoruz. Bu boss baya bir gerici özellikle bossa gelmeden önceki aşamalar oldukça gericiydi. Ancak oyuncunun üzerinde bıraktığı etki gerçekten güzeldi. Oyunun ilerilsinde Lev Yara ile anlaşamaz ve Scar adasına gider. Bizde arkasından onun yanına onu kurtarmaya gideriz. Tam gittiğimiz anda da Abby nin içinde bulunduğu WLF adaya saldırı düzenlemektedir. Lev’i bulduktan sonra WLF’in lideri İsac ile karşılaşırız ve Abby daha 2 saattir tanıdığı velet için kendi komutanını ya da liderini karşısına alır. Buda başka bir saçmalık tabi. Ama bunun üzerinde o kadar durmayacağım.
Bazı Yan Karakterler Yetersiz Kalmış
Isac oyunda çok adı geçen fakat hiç bir ağırlığı olmayan bir karakter. tabi buda ayrı bir saçmalık :D. Scars adasındaki atmosfer ve bölüm dizaynı gerçekten çok iyi. Abby ile bir sürü farklı bölümler oynuyoruz hastane ve scars adası buna yeter bile bence. Tabi buda benim aklıma farklı bir şeyi getiriyor. Bu kadar ayırıcı bölümleri oyunun ana karakteri Ellie ile neden oynamadık. Çünkü muhtemelen Neil reis oyunun ana karakterinin Abby olmasını istedi. Daha çok ona odaklanmak. Last of us 2 de birde Seattle’ dan bir hikaye anlatayım. Ellie ve Joel’u boş verelim abi demiş bile olabilir kendisi.
Oyunun hikayesinden de beli olduğu gibi kendisi biraz aykırı değişik bir abimiz.


Konuya dönecek olursak Abby adadan ayrılır ve akvaryuma Owen’ın yanına gelir. Fakat Owen ve Mel ölmüştür. Abby haritayı bulur ve Ellie’nin yanına gider. O an, sonunda o an geldi dedim kendi kendime. Sonunda tekrar o sahnedeyiz. Ellie ile Abby’i indireceğim. Evet oyun ne kadar Abby’i sevdirmeye çalışsa da ben sevememiştim. Ama artık o kadar da nefret etmiyordum. Fakat o an ara sahne bitti ve oyun başladı. Ben Abby’i kontrol ediyordum ve Ellie’i öldürmeye çalışıyordum. Gerçekten Ellie’i öldürmek istemedim hatta bir kaç kere ulan dedim acaba burada ölmem mi gerekiyor benim. Ama maalesef öyle değilmiş.
Bitmeyen Bir Mücadele ve Öfke
Abby ile bir güzel Ellie’i dövüyoruz. Ağzını burnunu kırıyoruz. Ama sonrasında affedip gidiyoruz. Hani Abby’i öldüremediğimiz gibi birde o bizi affedip geri gidiyordu. Tabi işler burada baya bir değişiyor. Galiba hepimiz burada Ellie’nin ayağa kalkıp Abby’nin kafasına iki kere sıkmasını istedik. Tabi öyle bir şey de olmadı. Yazı iyice uzadığı için biraz atlayıp en önemli herkesin oyundan nefret ettiği asıl olayın döndüğü noktaya geçiyorum.
Oyunun sonunda Abby Santa Barbara’ya Ateş böceklerini bulmaya gider. Fakat bir tuzağa düşer ve köle tacirinin eline düşer. Ellie peşinden Santa Barbara’ya gider. Buraya ilk girişinde bir zombi tarafından ısırılır. Sonunda bir kaç insanı kurtarırız ve bizim zombi tarafından ısırıldığımızı fark ederler. Burada “kız ısırılmış” gibi bir kaç diyalog geçer. Bu önemli bunu unutmayın. Daha sonra Abby’nin kaçmaya çalıştığını ve sütunlarda bağlandığı söylerler. Ellie Abby’i bulur. Abby’i tüm o endamlı görüntüsünü kaybetmiş, bir deri bir kemik kalmış, uzun sarı saçları kesilmiş ve baya işkenceye uğramış olarak buluruz.
Burada ben gerçekten Abby’e acıdım. Ulan be dedim sen bu hallere nasıl düştün Abby dedim gerçekten. Sonrasında Abby Lev’i de alarak hadi gel şurada tekneler var diyerek önde ilerlemeye başladı. Tabi ben şaşkınlık ile onu takip ettim. En son ikisi de ayrı teknelere yöneldi. Aha dedim hiç bir şey olmadan gidiyoruz galiba. Ama Ellie dayanamadı ve Lev’in boynuna bıçak dayayarak dövüşmek istemeyen Abby’i dövüşe zorladı.
Oyunda Bazı Bölümlerde Anlamsız Israrlar Yer Almakta
Oyun hala bizi Ellie’den nefret ettirmek istiyordu. Ellie’nin burada ki tepkisini ben bizzat hiç beğenmedim ve gerçekten Abby’i burada öldürmek istemedim. Ellie elinde bıçak ile Abby’e saldırmaya başladı. Burada hikayeyi bir kenara bırakacak olursam gerçekten en güzel final bosslardan biriydi bu. Ellie’nin Abby’e her darbesinde farklı çizikler ve kanlar akıyordu. Ortam atmosfer yine her zaman ki gibi muazzamdı. Sonunda olması gereken şekilde Ellie ile Abby’e karşı mücadele ediyorduk. Fakat ben gerçekten Abby’i öldürmek istemiyordum. Sonunda Ellie Abby’i boğmaya başladı. Ne kadar istemesem de Abby’i boğdukça boğduk. Fakat son anda ellie Abby’i boğmayı bıraktı. Ellie bıraktı ve Abby’i affetti. Onun gitmesine izin verdi. Burada bir ara sahne giriyor ve Joel ve Ellie’nin son gecesini görüyoruz.
Öfkenin Bizden Aldıkları Oldukça Acımasız
Çok fazla bahsetmedim fakat. Ellie ve Joel’un arası bozuk bu oyunun başında sebebi de tahmin edebileceğiniz gibi Joel’un söylediği yalan. Ara sahnede Joel “O günü tekrar etme şansımız olsaydı. Tekrar aynısını yapardım” diyor. Bence burada Ellie, ona değer veren insanlar varken hepsini bir intikam arzusu için kaybettiğini hatırlıyor. Eğer devam ederse bu seferde Lev büyüyüp intikam için geri gelecekti. Ellie umutlu şekilde eve döndüğünde evde kimse yok. Odasına çıkıp gitarını çalmaya yelteniyor. Abby ile yaptığı son mücadelede parmaklarını kaybetmiş Ellie gitar dahi çalamaz hala gelmiş durumdadır. Burada tekrar oyun Ellie’nin Joel’un ona son hatırası olan gitarı ve gitar çalma becerisini bile intikam arzusundan dolayı kaybettiğini anlatıyor hatırlatıyor.
Ellie’nin yanında artık ne Dina ne Jesse ne de bir başkası vardır. Tek başına kala kalmış şekilde evi terk eder ve hikaye burada biter.
Oyunda anlattığım gibi beğendiğim ve beğenmediğim noktalar var tabi ki. Fakat ben oyunun sonunu beğendim. Belki de benim ekstra düşüncelerim sayesinde ben oyunun sonunu kendime beğendirdim.


Yazıyı bitirmeden benim aklıma gelen olası bir The Last Of Us 3 seneryosu var. Kısaca onu size aktarmak istiyorum.
The Last Of Us 3 Teori
Hatırlarsanız Ellie’nin ısırıldığını aklınızda tutmanızı söylemiştim. Oyunun sonunda bu birden dilleniyor. 2 oyundur sır gibi saklanan bu mevzu birden dilleniyor. 3. oyunun bunun üzerine kurulacağını düşünüyorum. Bir takım insanlar ısırılmış ama dönüşmemiş bir kızı aramaya çalışacak olabilir. Oyun bittikten sonra oyunun açılış “Bir tuşa basınız” ekranı değişmiştir. Burası ateş böceklerinin yeni mekanıdır.
Abby’nin sandalı kıyıda duruyordur ve ileride onların yeni mekanı gözükmektedir. Belkide Abby tekrar Ellie’yi arayacaktır. Ama bu sefer tedavi için olacaktır. İntikamlar nefretler bir kenara bırakılıp belki de insanlık için omuz omuza verip ikili beraber ilerleyeceklerdir.
Böylelikle ilk incelememin sonuna geliyoruz. Eğer buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim. Detaylıca her şeyi yazmaya anlatmaya kendi düşüncelerimi size aktarmaya çalıştım. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere 🙂
İlginizi Çekebilir: THE LAST OF US PART II BERBAT BİR OYUN MU?
Öncelikle eline sağlık. Gayet güzel ve detaylı bir inceleme olmuş. Bana kalırsa, oyun mekanik anlamda bir şaheser. Atmosferin doluluğu ve seni anında içine çekişi güzel bir başarı. Düşmanlarla dövüşme noktası ise bence aşırı tatmin edici. (Köpek öldürme kısmı hariç…) Bu noktalardan oyun muazzam duruyor. Ancak hikaye noktasında ben kesinlikle tatmin olamadım. Abby’yi ön plana sürmek riskli bir hareketti ve Doktor muhabbetini öğrendiğimiz yere kadar güzeldi. Sonrası bana tamamen gereksiz geldi. Neyse…
Başka incelemelerini de bekliyorum. İyi günler.
İnternet ortamında bulunan karışık yorumlardan dolayı alıp almamakta tereddüt ettiğim oyun hakkında çok güzel bir yazı yazmışsın. Oyunun eksilerini ve artılarını gayet açık ve kafa karıştırmayacak bir şekilde anlatıp çoğu kişinin yapmadığı bir şekilde konuya öznel fikirlerini dahil etmen benim çok hoşuma gitti. Sayende oyunu almayı planlıyorum. Yazın için seni kutluyorum ve devam yazılarını bekliyorum.